Barut mesajında, şu ifadelere yer verdi:
"Köklü bir geçmişe, şanlı bir tarihe sahip olan Türk Milleti, destanlara, şiirlere konu olan birçok hayat tecrübesine sahiptir. Şüphesiz ki Çanakkale Savaşı’nın milletimizin tarih sahnesinde ehem bir yeri vardır. Çünkü Çanakkale altı asır dünyaya hükmetmiş bir imparatorluğun son kalesi, ölüm kalım savaşındaki ince çizgisi, Türk ve dünya tarihinin kaderini değiştiren yaşamak ve gelecek hakkına şan ve şeref ile ulaşan bir milletin kahramanlık dolu destanıdır. Çanakkale bir milletin tarihini yeniden yazarken cennete açtığı kapıdır.
Bütün mazlumların uyanışı, direnişi ve kurtuluşlarının manevi bir duruşu, bir başlangıç, bir muştudur. Ya şerefiyle yaşamanın ya da onuruyla toprağını Vatan yapmanın bir tezahürüdür. Analar, babalar, genç kızlar, yağız delikanlıların, dedelerinden, atalarından öğrendiği hissiyatı yaşadığı ve yaşattığı gündür. Çanakkale’de yatan yüzlerce şehidimizi rahmetle anarken onlara olan şükran borcumuzu ödemenin yolu vatanımıza, bayrağımıza, birlik ve beraberliğimize kararlı bir şekilde sahip çıkmaya devam etmekten geçmektedir.
Çanakkale’ye katılan her bir ferdin ayrı bir hikâyesi vardır. Nasıl olmasın ki: Bazı günler aç, bazen az miktarda kuru ekmek ve üzüm hoşafı, perişan vaziyette kıyafetleri, mahdut teçhizatlarıyla mücadele ettiler. Büyük bir kısmı şehitlik şerbetini içerken, sılaya bir daha dönemezken, bir kısmı da yaralandı, bir yanını cephede bıraktı, sakat kaldı, Cephe gerisinde ise analar, kınalı kuzularını, kadınlar erlerini, kızlar nişanlılarını, çocuklar babalarını, geleceklerini, umutlarını kaybettiler. Bu nedenle yaşadığımız toprağın, gölgesine sığındığımız bayrağın kıymetini anlamamız ve sahip çıkmamız gerekir. Bu destanın bilinmesi ve unutulmaması gerekir."
