Cumhuriyet Üniversitesi’nde Rektör Yardımcılığı görevine atanan Prof. Dr. Metin Bozkuş, “Bütün amacımız Sivas’ımızın can damarı olan Üniversitemizi daha da ileriye taşımak… Herkesin gıpta ettiği, huzurlu, müreffeh bir Üniversite oluşturmak. Sadece eğitimin yapıldığı, bilimin üretildiği bir üniversite olmasını istiyoruz” dedi.
Bozkuş, “Sivas Cumhuriyet Üniversitesi çevre üniversitelerin hepsinden önce kurulmuş, tarihi geçmişe dayanan bir üniversitedir. Bugün yaklaşık 55 bin öğrencisiyle hizmet vermektedir. Sivas şehir olarak da üniversite olarak da Türkiye’nin bir mozaiğini oluşturuyor. Her tür bölgeden, her türlü coğrafyadan, etnik, mezhepsel ve siyasi ideolojiden insanları burada görmemiz mümkün” dedi.
Yönetim olarak hiçbir insana kimlik gözüyle bakmadıklarını belirten Prof. Dr. Bozkuş, “İnsanların başarısını, üniversiteye katkısını, şehre katkısını merkeze alıyoruz. Zaten geldiğimiz noktada artık alt kimliklerin ideolojilerin, siyasal düşüncelerin geri planda olması gerektiğine inanıyoruz. Üniversitede yani okulda, cami de ve kışlada siyasetin ve ideolojinin olmasına karşıyız. İnsanları değerlendirirken, sırf insan oldukları için merkeze alıyoruz. Hukuk ve yasalar neyi gerektiriyorsa bu minval üzere hareket ettiriyoruz. Üniversitemizde mevcut huzurlu ortamın birlikteliğe, barışa, kaynaşmaya dayanan ortamın devamından yanayız. İlahiyat fakültesinde, ilahiyat geleneğinde 30 yılı tamamlamış birisi olarak Üniversitemizin huzuru, barışı, kaynaşması ve birlikteliği adına Rektör Yardımcılığı görevini üstlendim” ifadelerini kullandı.
Herkese eşit mesafede Üniversite ve Sivas için hizmet verdiklerini belirten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bozkuş, “Herkes için adalet, herkes için hoşgörü ve herkes için iyilik felsefesini benimsedik. Özellikle insanlarla ilgili duygusal bakışımızı, insanların hukuki haklarının verilip, verilmemesinde gündeme almadık. Herkesin kanunen özlük haklarının verilmesinden yanayız. Çok şükür bir üniversitemiz var, gelişen bir üniversitemiz var. Bu üniversitemizin bir taraftan maddi ve teknolojik açıdan gelişmesini sağlarken, diğer taraftan da herkesin huzurlu olduğu çalışmakla gurur duyduğu mensup olmakla aidiyetini açıkça ifade ettiği bir üniversite olmasını arzu ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Üniversitesi’nin gün geçtikçe her konuda daha da ileriye gideceğini belirten Prof.Dr. Bozkuş, “Üniversitemiz herkesin üniversitesi olacaktır. Bu şekilde çevre şehirlerinde üniversitesi olacaktır. Herkesin kendisinden bir şeylerin bulduğu bir üniversite olma yolunda çaba sarf edecektir. Tabi üniversitemizin halkla bütünleşmesi çok önemli” dedi.
Prof. Dr. Bozkuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Üniversitenin personeli akşam olduğunda şehre taşınıyor, sabah olduğunda Üniversiteye taşınıyor. Diğer kurumlar ne ise üniversitede o dur. Üniversite şehirden ayrı değil ki, üniversite şehirle bütünleşsin. Zaten şehrin insanı üniversitede çalışıyor, üniversitede okuyor, üniversitede idari görev üstlenmiş. Akşam buraya geldiğinizde burada hiç kimseyi bulamazsınız. Üniversite açısından baktığımızda şehrin kalkınmışlığı, gelişmişliği üniversitenin gelişmişliği ve kalkınmışlığını da etkiliyor. Yani şehir çok modern, çok kalkınmış da üniversite geri kalmıştır diyemeyiz. Veya üniversitemiz çok iyi de şehir geri kalmış da diyemeyiz. Üniversiteye giren öğrenciler tercihlerini yaparken, şehirlerin bölgesel konumunu, büyüklüğünü gelişmişliğini dikkate alarak tercih yapıyorlar. Sadece üniversiteyi merkeze alarak, tercih yapmıyorlar. Yani şehrin gelişmişlik düzeyi de üniversitenin gelişmişlik düzeyini belirleyen bir husustur. Ama her zaman eksiklerimiz olacaktır. Asıl olan eksiklerimizi öncelik sırasına göre sıralayarak, zamanı geldiğinde eksiklerimizi tamamlamaktır. Her gün bir eksiğimizi tamamlarken, bir başka eksiğinde ihtiyacını hissetmiş oluyoruz.”
Sivas halkı tarafından Üniversite’nin başarısının hastanenin başarısına endekslendiğini belirten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bozkuş, halkın hastaneden memnun olduğu zaman Üniversite’yi de başarılı olarak nitelendirdiklerini belirtti.
Prof. Dr. Bozkuş şunları kaydetti:
“Sivas halkımızın özellikle hastaneyle çok fazla irtibatı var. Üniversite hastaneleri Üniversite açısından çok önemli bir işlev görüyor. Halk hastaneden memnunsa, üniversiteden de memnuniyetini ifade ediyor. Hastaneden memnun değilse, üniversiteden memnuniyetsizliğini ifade ediyor. Tabi sağlık sektörü sürekli gelişen bir sektör. Sağlık sektörü bugün özelleşti. Özelleşen sağlık sektörüyle rekabet etmek çok kolay değil. Üniversite hastanesini sadece tedavi merkezi olarak da görmemek lazım. Beraberinde tıp eğitimi yapılıyor. Bu süre içerisinde lisans öğrencileri hastayla muhatap oluyor, uzmanlık yapan kişiler hastayla muhatap oluyor. Hocalarımız sadece hasta muayene etmekle kalmıyor. Aynı zamanda derse giriyor, aynı zamanda ameliyatlar yapıyor. Aynı zamanda kongrelere katılıyor ve akademik yükseltmeler için gerekli olan bilimsel çalışmaları gerçekleştiriyor. Dolayısıyla halkımız haklı olarak hastaneye gittiğimizde profesörle, doçentle karşılaşmıyoruz. Onlara muayene olamıyoruz, diyor ama tabi doçentin profesörün o anda orada olması mümkün değil. Herkesin farklı farklı görevleri oluyor. Üniversitemiz ile ilgili beklide en büyük eksiğimiz var olan dinamiklerimizi, gücümüzü yansıtamıyoruz. Başka yerlerde duyduğumuz gelişmelerin bizim üniversitemizde de olduğunun farkında değiliz. Dolayısıyla eleştiri yerine bence yapılanları görmek çok önemli. Katlı beklemek yerine, katkı sunmayı merkeze çökmek önemli. Özellikle şehir için üniversite çok önemli ama üniversite için de şehir çok önemli. Halkımızın da kendisine hizmet sunan kurumlara elinden geldiğince maddi manevi katkı sunması gerekiyor.
Özellikle Sivas’ımızın en büyük hastalığı eleştiri… Hep bir noktaya bakıyoruz, resmin bütününe bakamıyoruz. Parçası bakıyoruz, ormana değil, ağaca bakıyoruz.”
